alev ayyildiz1
[23 Mart 2011 Çarşamba]
BAŞLARKEN
Başlarken…
Zordur başlangıçlar. Çıkılan yol, iyi-kötü, kutsal-çıkarcı ne amaç taşırsa taşısın her başlangıcın farklı bir öyküsü, farklı bir serüveni vardır. İnançta bu yolda niyeti belirleyen en önemli etmendir. Eğer amacınız, yeryüzünün en şerefli mahlûkatı insanı sevmek, onu ödüllendirmek, insan yararına çalışmaksa, serüven manevi bir tat alır. Gidilmek istenen yolda yardımcı olan Yaratan’a sığınıp, onun sevdiklerinin izinden yürümeye çalışırsınız. Kuşkusuz insan sevgisinin en güzel sunulduğu topraklardır Anadolu coğrafyası. İmanın, inancın, kültürün ve medeniyetin etkisiyle her gelen dost, her kapı çalan misafir, emanet bilinir. Emanetse en kutsal borçtur bizlere. Bu nedenle evlerimize topraklarımıza gelen insanlara hürmet gösterir, bizlere yaraşır şekilde ağırlarız. Kimi zaman hayatımızda olamayacağımız kadar sakin ve sabırlı tavırları konuklarımızın yanında gösteririz. Ne de olsa yaratılanı sevmek beraberinde hoşgörüde getirir. Şairinde dediği gibi “İnsanlara kızabilirdim lakin sevmek bana mahzun olmayı öğretmeseydi “ der severiz âdemoğlunu.
Tüm bu gönülden gelen samimi hisler bu toprakların hamurunu yoğurmuş beraberinde Yunus gibi Mevlana gibi gönül erleri çıkarmıştır. Öyle kutlu, öyle güzel insanlardır ki bunlar aradan yüzyıllar geçse dahi vermek istedikleri mesaj hep diri kalır, Anadolu’nun hamuruna her dönem maya olurlar.
Bu gönül insanların en değerlilerinden, kula bakınca Rabbini gören Hz. Mevla’nın şehrinde yaşamaksa ayrı bir tattır. Bakmakla görmek arasındaki ince çizgiyi fark edenler onun bu kente olan nazarını hala hissederler.
Maneviyatın bu denli yoğun olduğu Konya için “Anadolu’nun kültür başkenti” cümlesini kullanırlar. “Ne olursan ol yine gel !” sözüne hitaben Dünya’nın bir ucundan, tarih kokan, medeniyet kokan bu şehre gelinir. Dışardan bakan gözler, hele ilk keşfedenler, gönül gözleri açıksa eğer tüm gerçekliği kendine özgü bir çıplakla görür. Fakat ömrü burada geçenlerse, kimi zaman hayat yoğunluğundan, kimi zamansa gönüllerini kapattıklarından artık fark edemezler bu kenti.
Sahip olunan değerleri anlatmaksa gene bu şehrin insanına düşer. Bu bakımdan gören kadar gördüren göz olmakta önemlidir. Siz yıllarca yaşadınız yerin farkına varamazsınız ama, sonra birileri ya da bir şeyler ne denli özel bir kente sahip olduğunuzu hatırlamanıza vesile olur. Bu bakımdan iletişim teknolojisinin arttığı günümüzde, cennet ülkemizin eşsiz memleketlerini tanıtan siteler büyük önem taşır.
Kendi toprağının güzelliğini bilen, uzun yıllardır tanıdığım, dost ve kardeş bildiğim Abdullah Bey sitede yazmamı rica ettiğinde büyük bir onur duydum. Gülümsemenin, yardımlaşmanın en özel sünnetlerden olduğunu unutanlara inat, Abdullah Bey’in hep tebessüm eden yüzü, iyi niyeti ve herkese yardımcı olmaya çalışan tavrı, kurulan bu sitede şüphesiz ki en önemli yardımcısı olacaktır.
Dediğim gibi dostlar, başlangıçlar zordur. Hele ki kendi memleketini tanıtmaya çalışmak ve bu amaçla yerelden ziyade ulusal bazda bir site oluşturmak her yiğidin harcı değil. Bu denli emek verilen bu sitede umut ederim ki Hak nasip ederde sizlerle yazılarımı paylaşırım.
Genelde başlangıçlar yazarların kendinden bahsettiği kısımlarda olur ama ben buna gerek görmüyorum. Kendimle ilgili yalnızca şu kadarını söyleyeyim uzun zamandır yazı hayatının içerisindeyim ve Rabbim şahit ki inanmadığım, gönül koymadığım tek bir satırım olmadı. Edebiyatın engin denizinde bir damla olabilsek dahi ne mutlu bizlere…
Rabbim inançla yürüyen, başlangıç yapan herkesin yolunu açık etsin. Yeni yazıda görüşmek ümidiyle.
Yüreğinizin sahibine emanet olun…
 |
