Mehmet Ali Okudan10

[1 Nisan 2011 Cuma]
SU DAMLACIKLARI
Emeğin karşılığı bu olmamalıydı. Bir yıl boyunca gecesini gündüzüne katıp sabırla azimle çalışan çoğunun maddi durumu iyi olmadığı halde bazı harcamalardan kısarak dershaneye gönderip sırf oğlunun kızının daha iyi bir yaşam sürdürebilmesi, iyi bir üniversite eğitimi alabilmesi için bu maratona girip iyi bir gelecek için heyecanla sınavlarına hazırlandılar.
27 Mart Pazar günü üniversite sınavının ilk aşaması olan YGS gerçekleşti. Biz umut ediyorduk ki her yıl tekrarlanan haksızlıklar ayrımcılıklar olmasın. Ben de bu sınava girdim. Oradaki arkadaşların nasıl bir heyecan umut dolu olduğunu anlatmak mümkün değil. Bu yıl her şeyin daha düzenli olduğunu ve güvenliğin üst düzeyde olduğuna bizzat şahit oldum. Bu beni çok sevindirdi. Fakat sınav bittikten sonra sınav ile ilgili haberleri gördüğüm gözlerime inanamayacağım bir görüntüyle karşılaştım. Bu bir kızın gözyaşlarıydı. Neden mi ? Sırf başörtüsünü taktığından dolayı sınava alınmamış. Bir başka haber de ise görevliyle tartışan psikolojisi bozulmuş diğer genç bir kız yine sorun baş örtüsü… Ben umut ediyordum ki daha önceki bu rezaletler tekrarlanmayacak. Görevlilerin yaptığı kanundışı bir görev. Asla telafi edilemeyen, kişisel düşünceleriyle hareket eden. Kanuni hiçbir dayanağı olmayan bu görevliler bunun hesabını nerede verecekler. Acaba bu görevliler bu gücü nereden alıyorlar. Kime güveniyorlar. Bu hayati derecede olan bu sınavda bu tür dayatmaların yapılması bunların vicdanlarını hiç mi sızlatmıyor? Bırakın kardeşim isteyen istediği şekilde istediği kıyafetle babalar gibi sınavına girsin, çıksın. Kazandığı üniversitede özgürce başı kapalı ya da açık öğrenimine devam edebilsin. Hatta bitirdiği okulundan sonra kazandığı kamu görevlerinde de başını ister açsın isterse kapasın. Sen hangi hakla buna itiraz edebiliyorsun ki. Senin dayanağın ne? Neymiş efendim, adı siyasi simgeymiş, gericilik faaliyetiymiş, bağnazlıkmış, mahalle baskısıymış. Hadi oradan! Başı açık olunca siyasi simge değil, ilerici, çağdaş olunuyormuş. Bu mu adaletiniz? Bu mu çağdaşlık ilericilik? Bırakın kardeşim bu ayakları, bu oyunları. Çekin başörtülü hanımların üzerinde kirli emelleri. Türkiye halkı bu konudan bıktı artık. Bunun anketi de yapıldı Türkiye’nin % 80’i kızlarımız başörtüsünü taksın dedi. Özgür bir insan ve neyin ne olduğunu farkında olan bir insana hangi hakla hangi akılla engel koyuyorsun ki. Bunun adı ne! Ya çıkın açıklayın amacınızı. Dinsizseniz dinsiziz deyin, herkes kimin ne olduğunu bilsin. Bu kızlarımız bu karışıklıktan çok zevk aldığı için mi takıyor örtüsünü? Bunu inancı gereği yapıyor. Sen kimsin de buna taş koyabiliyorsun. Hani çağdaşlık nerede özgürlük?…
Ya buna neden engel olunmuyor ki? Hangi akla mantığa sığar bir cevap cevaplayabilir ki bunu. Gizli toplantılar mı dayanak? Başörtüsüne engel olanlar şu diliniz de ki baklayı bir çıkarın. Amacınız belli, Türkiye’nin 1.Sınıf insanları mı olmak amaç? Başörtülüler sadece temizlikçi olabilir diyen bir zihniyete, nasıl insan diyebilir ki, çağdaş ilerici laik diyebilelim. Bunlar çapulcu, gerici, yobaz olabilir. Ve kelimelerle anlatamadığım aşağılık bir grup insanlar...
Bu zihniyetin artık ortadan kaldırılsın. Gitsin nerede özgür olacaklarsa orada olsunlar. Bunlardan çok çekti bu millet. Genç kızların gözyaşlarını ve onların haklarının hesabını… O gözlerden akan su damlacıkları sizi bir gün boğar. Bu dünyada belki değil ama diğer alemde elbet VERECEKSİNİZ!
* * *
Önümüz seçim ya, son günlerde sansürler, halkı kışkırtıcı eylemler ve içi boş vaatler... Ben doğmadığım yıllardaki siyasetçilerin bile hayata geçmeyen seçim vaatlerini sadece kandırmaca düzmece sırf insanları kandırmak niyetleriyle ortaya attığı bu fikirleri kınıyorum. Hatta bunun bedelini ödeyecekler bu seçim de herkes şunu anlayacak: Dürüst olan hizmet eden kazanıyor. Ya çok komik bir olay gerçekten. İsim vermeden yakın dönemlerden birkaç tanesini söylemeden geçemeyeceğim. Mazot 1 TL olacak… Apo’yu idam edeceğiz... Akıl almaz derece de iş sözleri… Ve süper maaş rakamları… Allah’ım bu tür de oyun oynayan insanları bizlerden uzak tut. Ve bu tür insanları ıslah et… Önümüz seçim ya! Bir vekil devletin polisine tokat atıyor. Tüylerim diken diken olmuştu o tokadı gördüğümde… Kendini vekil gören benim amirime hatta o polis amirine tokat atmak ne oluyor? Zaten her gün küçük çocuklarla polise taş attırıyordunuz şimdi fedaisi mi oldunuz milletin… O polis abim aslen Ermenekli’ymiş… Elleri öpülesice abim… Allah senin gibi dürüst insanları bu milletten eksik etmesin… Kürtler bizimle birlikte savaşmış, ve yıllardır bu vatan toprakları altında paşalar gibi gelirken… Sırf Türkiye nin konumunu Avrupa’nın göz bebeği olduğunu bildikleri için hatta savaş açmaktan korktukları için böyle bir iç meseleyi onları gaza getirerek ve vaatleriyle halen uyutarak kışkırtıyorlar.
* * *
Tanınmaz bir toplum olabiliriz. Son zamanlar da cinsel tacizler, evlilik dışı ilişkiler, hırsızlıklar ve boş yaşayan bir gençlik … İleri düzeyde bir yozlaşma söz konusu… Özellikle dizilerdeki olumsuzca adını aşk koyarak eşler arasında aldatma bir intikam yarışı olarak sunuluyor. Bu gelişim çağında ki kesimin bu durumun doğal olduğunu düşünmesine yol açıyor. Dizilerdeki hayat tarzıyla bizim aile yapımızla bağdaşmayan olaylar bugün bizleri büyük derece tehdit altına alıyor. Toplumun bu tür olaylar karşında ki fikirlerinin değiştiğini açık derece görebiliyoruz.
Zinayı yaygınlaştırıyor, bu dizeler bizi bizden ediyor. Biz İslam çocuklarıyız. Zina toplumsal düzeni aile bağlarını şiddetli bir derece de yıkan bir fiildir. Bizim toplumumuza bu olayların normalleştirilmeye çalışılması beni rahatsız ediyor. Bu konu da devlet büyüklerimizin ve kanallarımızın daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Tabi sadece diziler değil aile büyükleri de bu konu da duyarsızlar. Çocuklarının neler yaptığını nerelere gittiğini nelerle meşgul olduğunu ve kimlerle görüştüğünü irdelemeye gereksinim duymuyor.
Tehdit çok şiddetli boyutlarda… Ayrıca ahlaksızlıklar bir yana toplumda öyle gençler var ki gününü bir kıza, yahut bir maça, zevk ve eğlenceyle geçiyorlar. Şimdi cahil insan cahil genç yok genel olarak gençlik lise düzeyinde ya da üniversiteli ama içi boş adamlar. Mutluluğu akşam ki maçlar için yaptığı kuponların tutması. Başkalarının yaptıklarını da kabul etmiyorlar, eleştiriyorlar, kendileri vatana millete ailesine hatta kendisine bile faydalıymış gibi adam görünümlü dalkavuklar! Ve sokaklarda güçsüz buldukları insanlara çok marifetmiş gibi çeşit bahanelerle tartaklıyor… Karşısındakine insanlardan güçlüyüm dercesine sadece akşama bir çocuk dövebilir miyim diye yaşan gençler çok maalesef. Daha dün gece çarşıda dayak yemiş gençleri gördüm. Ne bunların alıp veremedikleri, hangi kavga huzuru getirir ki. Akıl almaz derece de kendini kanıtlama çabasında gençler. Ve çok fitne fesat bir akılla yapıyorlar bunu. Mesela adam üniversite mezunu KPSS’yi kazanamamış, doğalmış gibi direk suçu başkalarında arıyor. Devleti suçluyor, orayı suçluyor, burayı suçluyor. Halbuki aynı sıra da oturduğu arkadaşı azimle çalışmış kazanmış ama düşünmüyor ben neden kazanmıyorum diye. Öyle ya devlet suçlu, millet suçlu, herkes suçlu da bir sen temizsin? Genç nesil tehdit altındadır. Biz batılı değiliz. Ve olmakta istemiyoruz. Eğitim sistemimiz bir an önce gözden geçirilmelidir. Öncelikle çocuklarımızı iyi eğitmemiz gerekir. Onları hayata hazırlarken, maddi ve manevi değerlerle donatmalı, gelecekte iyi bireyler olmaları için gayret göstermeliyiz.
Nedir bu ön yargılılık kardeşim. İnsanların inanç algısını öğrenmede mahallesinin okulunun çevresinin ve toplumun büyük etkisi var. Kişileri yöneten ve yönlendiren, doğruya veya yanlışa götüren, eksik bırakan, ya da çoğaltan “inançlarıdır!”
Amacı neyse neye yönelmek isterse kişi kafasını nereye çevirirse çevirsin oraya bakar yüzleri. İnançsız insan güneşsiz bitkiye benzer. İnançlı imanlı bir insan olmak ümidiyle… Allah herkese nasip etsin… Toplumlar, gruplar, partiler, takımlar, renkler, ırklar, diller, hayatı yaşama biçimleri ve benzeri konulardaki önyargıları, esir altında tutuyor. Ön yargılı insanlar asla iflah olamazlar. Değişmeleri yenilikleri asla benimseyemezler. Kendilerinin değiştiklerini söylediğin zaman bunu kabul de etmezler hiçbir zaman kabul ettiremesin değişimleri. Bunların topluma faydalı olmaları sıfır ir ihtimaldir. Tartışmak, diyalog kurmak, hayatı paylaşma gibi faaliyetleri bu insanlarla sürdürülemez. Onların kendi düşüncede ki dostları dosttur. Yahut adam gibi adam gördükleri sadece kendi fikirleri doğrultusundadır. Etrafımıza bir baktığımız da böyle insanların ne kadar da çok olduğunu görmek. Beni umutsuz kılıyor.
Ne olursunuz ön yargılı olmayalım. İnsanları anlamaya çalışalım, saç, sakal ve renk … Bırak adam istediği gibi kessin saçını sakalını. Bırakın istediği renkte olsun bu sizi neden rahatsız ediyor ki. Herkesi olduğu gibi kabul etmeye çalışalım. İşte o zaman toplum yücelir. Ve fikirler çatışmaz. Ilımlı bir tartışma olsun en büyük kavgamız. Hayatı yaşama biçimlerimiz, giyim tarzımız, fikirlerimiz, konuşmalarımız farklı olsa da, ayrı partileri, takımları desteklesek de; ırkımız, dilimiz, rengimiz, mesleğimiz, meşrebimiz farklı olsa da hepimiz önce insanız. Allah herkesi olduğu gibi yapsın. Eşit ve hür bir yaşam nasip etsin…
* * *
Sitemizin çok değerli ziyaretçileri göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Ve bizleri kırmayıp bize destek olan yazarlarımıza, şairlerimize, resim video gönderen kardeşlerime ve yine bize destek olan Başyayla’daki kaymakamlığımıza ve belediyemize ve saygı değer milletvekillerimize sonsuz mutluluk duyduğumuzu ve sonsuz teşekkürlerimizi iletmek istedim. Ve azimle siteyi geliştireceğimizi elimizden geldiği kadar herkese ulaşacağımızı faydalı işler yapacağımızı düşünüyorum.
Biz iyi bir reklam örneği olarak Başyayla’nın da birlik beraberlik duygularını artıran herkesi kucaklayan Başyayla’mızın festivalinin neden yapılmadığını anlamış değiliz. Umarım festivalimiz yapılır.
Ben kendi adıma yardımcı olabileceğim her konuda çalışmaya hazırım. Belki bir nehrin su tanecikleriyiz ama bunu yapabilmek çoğu insana zor geliyor. Hizmet edenden Allah razı olsun… ALLAH’IN BEREKETİ SİZLERİN ÜZERİNDE OLSUN.
Selam, saygı ve dualarımla…
27 Mart Pazar günü üniversite sınavının ilk aşaması olan YGS gerçekleşti. Biz umut ediyorduk ki her yıl tekrarlanan haksızlıklar ayrımcılıklar olmasın. Ben de bu sınava girdim. Oradaki arkadaşların nasıl bir heyecan umut dolu olduğunu anlatmak mümkün değil. Bu yıl her şeyin daha düzenli olduğunu ve güvenliğin üst düzeyde olduğuna bizzat şahit oldum. Bu beni çok sevindirdi. Fakat sınav bittikten sonra sınav ile ilgili haberleri gördüğüm gözlerime inanamayacağım bir görüntüyle karşılaştım. Bu bir kızın gözyaşlarıydı. Neden mi ? Sırf başörtüsünü taktığından dolayı sınava alınmamış. Bir başka haber de ise görevliyle tartışan psikolojisi bozulmuş diğer genç bir kız yine sorun baş örtüsü… Ben umut ediyordum ki daha önceki bu rezaletler tekrarlanmayacak. Görevlilerin yaptığı kanundışı bir görev. Asla telafi edilemeyen, kişisel düşünceleriyle hareket eden. Kanuni hiçbir dayanağı olmayan bu görevliler bunun hesabını nerede verecekler. Acaba bu görevliler bu gücü nereden alıyorlar. Kime güveniyorlar. Bu hayati derecede olan bu sınavda bu tür dayatmaların yapılması bunların vicdanlarını hiç mi sızlatmıyor? Bırakın kardeşim isteyen istediği şekilde istediği kıyafetle babalar gibi sınavına girsin, çıksın. Kazandığı üniversitede özgürce başı kapalı ya da açık öğrenimine devam edebilsin. Hatta bitirdiği okulundan sonra kazandığı kamu görevlerinde de başını ister açsın isterse kapasın. Sen hangi hakla buna itiraz edebiliyorsun ki. Senin dayanağın ne? Neymiş efendim, adı siyasi simgeymiş, gericilik faaliyetiymiş, bağnazlıkmış, mahalle baskısıymış. Hadi oradan! Başı açık olunca siyasi simge değil, ilerici, çağdaş olunuyormuş. Bu mu adaletiniz? Bu mu çağdaşlık ilericilik? Bırakın kardeşim bu ayakları, bu oyunları. Çekin başörtülü hanımların üzerinde kirli emelleri. Türkiye halkı bu konudan bıktı artık. Bunun anketi de yapıldı Türkiye’nin % 80’i kızlarımız başörtüsünü taksın dedi. Özgür bir insan ve neyin ne olduğunu farkında olan bir insana hangi hakla hangi akılla engel koyuyorsun ki. Bunun adı ne! Ya çıkın açıklayın amacınızı. Dinsizseniz dinsiziz deyin, herkes kimin ne olduğunu bilsin. Bu kızlarımız bu karışıklıktan çok zevk aldığı için mi takıyor örtüsünü? Bunu inancı gereği yapıyor. Sen kimsin de buna taş koyabiliyorsun. Hani çağdaşlık nerede özgürlük?…
Ya buna neden engel olunmuyor ki? Hangi akla mantığa sığar bir cevap cevaplayabilir ki bunu. Gizli toplantılar mı dayanak? Başörtüsüne engel olanlar şu diliniz de ki baklayı bir çıkarın. Amacınız belli, Türkiye’nin 1.Sınıf insanları mı olmak amaç? Başörtülüler sadece temizlikçi olabilir diyen bir zihniyete, nasıl insan diyebilir ki, çağdaş ilerici laik diyebilelim. Bunlar çapulcu, gerici, yobaz olabilir. Ve kelimelerle anlatamadığım aşağılık bir grup insanlar...
Bu zihniyetin artık ortadan kaldırılsın. Gitsin nerede özgür olacaklarsa orada olsunlar. Bunlardan çok çekti bu millet. Genç kızların gözyaşlarını ve onların haklarının hesabını… O gözlerden akan su damlacıkları sizi bir gün boğar. Bu dünyada belki değil ama diğer alemde elbet VERECEKSİNİZ!
* * *
Önümüz seçim ya, son günlerde sansürler, halkı kışkırtıcı eylemler ve içi boş vaatler... Ben doğmadığım yıllardaki siyasetçilerin bile hayata geçmeyen seçim vaatlerini sadece kandırmaca düzmece sırf insanları kandırmak niyetleriyle ortaya attığı bu fikirleri kınıyorum. Hatta bunun bedelini ödeyecekler bu seçim de herkes şunu anlayacak: Dürüst olan hizmet eden kazanıyor. Ya çok komik bir olay gerçekten. İsim vermeden yakın dönemlerden birkaç tanesini söylemeden geçemeyeceğim. Mazot 1 TL olacak… Apo’yu idam edeceğiz... Akıl almaz derece de iş sözleri… Ve süper maaş rakamları… Allah’ım bu tür de oyun oynayan insanları bizlerden uzak tut. Ve bu tür insanları ıslah et… Önümüz seçim ya! Bir vekil devletin polisine tokat atıyor. Tüylerim diken diken olmuştu o tokadı gördüğümde… Kendini vekil gören benim amirime hatta o polis amirine tokat atmak ne oluyor? Zaten her gün küçük çocuklarla polise taş attırıyordunuz şimdi fedaisi mi oldunuz milletin… O polis abim aslen Ermenekli’ymiş… Elleri öpülesice abim… Allah senin gibi dürüst insanları bu milletten eksik etmesin… Kürtler bizimle birlikte savaşmış, ve yıllardır bu vatan toprakları altında paşalar gibi gelirken… Sırf Türkiye nin konumunu Avrupa’nın göz bebeği olduğunu bildikleri için hatta savaş açmaktan korktukları için böyle bir iç meseleyi onları gaza getirerek ve vaatleriyle halen uyutarak kışkırtıyorlar.
* * *
Tanınmaz bir toplum olabiliriz. Son zamanlar da cinsel tacizler, evlilik dışı ilişkiler, hırsızlıklar ve boş yaşayan bir gençlik … İleri düzeyde bir yozlaşma söz konusu… Özellikle dizilerdeki olumsuzca adını aşk koyarak eşler arasında aldatma bir intikam yarışı olarak sunuluyor. Bu gelişim çağında ki kesimin bu durumun doğal olduğunu düşünmesine yol açıyor. Dizilerdeki hayat tarzıyla bizim aile yapımızla bağdaşmayan olaylar bugün bizleri büyük derece tehdit altına alıyor. Toplumun bu tür olaylar karşında ki fikirlerinin değiştiğini açık derece görebiliyoruz.
Zinayı yaygınlaştırıyor, bu dizeler bizi bizden ediyor. Biz İslam çocuklarıyız. Zina toplumsal düzeni aile bağlarını şiddetli bir derece de yıkan bir fiildir. Bizim toplumumuza bu olayların normalleştirilmeye çalışılması beni rahatsız ediyor. Bu konu da devlet büyüklerimizin ve kanallarımızın daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Tabi sadece diziler değil aile büyükleri de bu konu da duyarsızlar. Çocuklarının neler yaptığını nerelere gittiğini nelerle meşgul olduğunu ve kimlerle görüştüğünü irdelemeye gereksinim duymuyor.
Tehdit çok şiddetli boyutlarda… Ayrıca ahlaksızlıklar bir yana toplumda öyle gençler var ki gününü bir kıza, yahut bir maça, zevk ve eğlenceyle geçiyorlar. Şimdi cahil insan cahil genç yok genel olarak gençlik lise düzeyinde ya da üniversiteli ama içi boş adamlar. Mutluluğu akşam ki maçlar için yaptığı kuponların tutması. Başkalarının yaptıklarını da kabul etmiyorlar, eleştiriyorlar, kendileri vatana millete ailesine hatta kendisine bile faydalıymış gibi adam görünümlü dalkavuklar! Ve sokaklarda güçsüz buldukları insanlara çok marifetmiş gibi çeşit bahanelerle tartaklıyor… Karşısındakine insanlardan güçlüyüm dercesine sadece akşama bir çocuk dövebilir miyim diye yaşan gençler çok maalesef. Daha dün gece çarşıda dayak yemiş gençleri gördüm. Ne bunların alıp veremedikleri, hangi kavga huzuru getirir ki. Akıl almaz derece de kendini kanıtlama çabasında gençler. Ve çok fitne fesat bir akılla yapıyorlar bunu. Mesela adam üniversite mezunu KPSS’yi kazanamamış, doğalmış gibi direk suçu başkalarında arıyor. Devleti suçluyor, orayı suçluyor, burayı suçluyor. Halbuki aynı sıra da oturduğu arkadaşı azimle çalışmış kazanmış ama düşünmüyor ben neden kazanmıyorum diye. Öyle ya devlet suçlu, millet suçlu, herkes suçlu da bir sen temizsin? Genç nesil tehdit altındadır. Biz batılı değiliz. Ve olmakta istemiyoruz. Eğitim sistemimiz bir an önce gözden geçirilmelidir. Öncelikle çocuklarımızı iyi eğitmemiz gerekir. Onları hayata hazırlarken, maddi ve manevi değerlerle donatmalı, gelecekte iyi bireyler olmaları için gayret göstermeliyiz.
Nedir bu ön yargılılık kardeşim. İnsanların inanç algısını öğrenmede mahallesinin okulunun çevresinin ve toplumun büyük etkisi var. Kişileri yöneten ve yönlendiren, doğruya veya yanlışa götüren, eksik bırakan, ya da çoğaltan “inançlarıdır!”
Amacı neyse neye yönelmek isterse kişi kafasını nereye çevirirse çevirsin oraya bakar yüzleri. İnançsız insan güneşsiz bitkiye benzer. İnançlı imanlı bir insan olmak ümidiyle… Allah herkese nasip etsin… Toplumlar, gruplar, partiler, takımlar, renkler, ırklar, diller, hayatı yaşama biçimleri ve benzeri konulardaki önyargıları, esir altında tutuyor. Ön yargılı insanlar asla iflah olamazlar. Değişmeleri yenilikleri asla benimseyemezler. Kendilerinin değiştiklerini söylediğin zaman bunu kabul de etmezler hiçbir zaman kabul ettiremesin değişimleri. Bunların topluma faydalı olmaları sıfır ir ihtimaldir. Tartışmak, diyalog kurmak, hayatı paylaşma gibi faaliyetleri bu insanlarla sürdürülemez. Onların kendi düşüncede ki dostları dosttur. Yahut adam gibi adam gördükleri sadece kendi fikirleri doğrultusundadır. Etrafımıza bir baktığımız da böyle insanların ne kadar da çok olduğunu görmek. Beni umutsuz kılıyor.
Ne olursunuz ön yargılı olmayalım. İnsanları anlamaya çalışalım, saç, sakal ve renk … Bırak adam istediği gibi kessin saçını sakalını. Bırakın istediği renkte olsun bu sizi neden rahatsız ediyor ki. Herkesi olduğu gibi kabul etmeye çalışalım. İşte o zaman toplum yücelir. Ve fikirler çatışmaz. Ilımlı bir tartışma olsun en büyük kavgamız. Hayatı yaşama biçimlerimiz, giyim tarzımız, fikirlerimiz, konuşmalarımız farklı olsa da, ayrı partileri, takımları desteklesek de; ırkımız, dilimiz, rengimiz, mesleğimiz, meşrebimiz farklı olsa da hepimiz önce insanız. Allah herkesi olduğu gibi yapsın. Eşit ve hür bir yaşam nasip etsin…
* * *
Sitemizin çok değerli ziyaretçileri göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Ve bizleri kırmayıp bize destek olan yazarlarımıza, şairlerimize, resim video gönderen kardeşlerime ve yine bize destek olan Başyayla’daki kaymakamlığımıza ve belediyemize ve saygı değer milletvekillerimize sonsuz mutluluk duyduğumuzu ve sonsuz teşekkürlerimizi iletmek istedim. Ve azimle siteyi geliştireceğimizi elimizden geldiği kadar herkese ulaşacağımızı faydalı işler yapacağımızı düşünüyorum.
Biz iyi bir reklam örneği olarak Başyayla’nın da birlik beraberlik duygularını artıran herkesi kucaklayan Başyayla’mızın festivalinin neden yapılmadığını anlamış değiliz. Umarım festivalimiz yapılır.
Ben kendi adıma yardımcı olabileceğim her konuda çalışmaya hazırım. Belki bir nehrin su tanecikleriyiz ama bunu yapabilmek çoğu insana zor geliyor. Hizmet edenden Allah razı olsun… ALLAH’IN BEREKETİ SİZLERİN ÜZERİNDE OLSUN.
Selam, saygı ve dualarımla…
![]() |
