Alev Ayyildiz7

[2 Haziran 2011 Perşembe]
REKLAMLAR VE LİDERLER
Malumunuz üzere seçimler iyice yaklaştı. Liderlerin şehir gezileri, söylemleri, kasetler, ses kayıtları, derin devlet faaliyetleri, savcı- avukat suçlamaları derken kavramlar ve konular birbirine girmiş durumda. Bilen bilmeyen herkesin konuştuğu bu günlerde Erdoğan-Kılıçdaroğlu arasında her gün farklı bir konuyla şekillenen polemikler siyaset kavramını adeta yeniden şekillendiriyor. Basın dünyasına hele ki karikatüristlere bol malzeme sağlayan bu çekişmeler, televizyon ekranlarında da reklâm ve tanıtım çalışmalarıyla yer almakta.
Yaptığı tüm gaflara ve söylediği akabinde ertesi gün inkâr ettiği tüm söylemlerine karşın Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine sunulan yoğun medya desteğini bu seçimlerde, reklâmlarla taçlandıran ilk isim oldu.
Hakkını yememek gerekir ki, reklâm bütçelerinden önemli bir kısmını ulusal kanallara ayıran ve uzun süreli reklâm veren Kılıçdaroğlu’nun partilerin televizyonda etkin olmasında payı oldukça fazla.
Hiçbir siyasi niyet aramaksızın, objektif bir gözle politikacıların seçim reklâmlarını değerlendirmek gerekirse, siyasette reklâm çalışmalarına soluk getiren isim Kılıçdaroğlu’dur. Her ne kadar Ecevit’in memleketinde Haberal gibi şaibeli bir ismi aday yaparak, izinden gittiği Bülent Bey’in halkçı imajına gölge düşürse de Kemal Bey, fakir halk tablosu üzerinden reklam profili oluşturdu.
Bol vaatli reklâm filmi güler yüzlü, masum gözlü çocuklarla renklendirilse de, büyük bir miktar acıtasyon barındırsa da halk üzerinde etkili olmayacağını düşünüyorum. Nedenine gelince, eleştirilerini özellikle “Halkı dilenciye çevirdiler” söylemleri üzerinden yapan Kılıçdaroğlu’nun aynı vaatle seçim çalışmasına girmesinin pek inandırıcı olamayacağı için.
Ayrıca uzun vadede herkese yardım yapılacağı söylemi de hem mantığa uymuyor hem de sağlıklı değil. Şayet öyle bile olsa tüm halka ya da onların deyimiyle “fakir halka” yardım yapılması yarardan çok zarar getirir. Çünkü fakirlik ölçüsünü neye, kime göre belirleyeceğine dair bir tespit yok. Vaktiyle Cem Uzan’ın sözlerini hatırlatan ve Facebook’ta paylaşım konusu haline gelen vaatler bu dönem Kılıçdaroğlu’yla anılıyor.
Gençlerle ilgili olan ve final kısmı iyi sonlandırılan reklâm filminin ise yasak sözcüğü üzerinden oluşturulması olmamış. Çünkü üniversiteli öğrencilerin başörtülü kampüse girmemeleri için Yargıtay yollarını aşındıran CHP’nin “Gençlik için yasağa hayır” söylemi de traji komik bir görüntü içeriyor. Ayrıca belediyelerin öğrencilere verdiği bursların kesilmesi de bir CHP başarısı. Tüm bunlar varken yasak ve özgürlük yerine gençlere yönelik başka bir söylem üzerinden reklâm hazırlanabilirdi.
Televizyon reklâmlarına CHP’den geç başlayan ama sloganları hafızalarda yer eden AK Parti ise “Hayaldi, gerçek oldu.” deyip yaptıkları hizmetleri eğlenceli bir jenarik müzikle sunuyor. Reklamda oynayan kişiler CHP’de olduğu gibi oldukça başarılı seçilmiş. Ayrıca konuşurlarken gözlerindeki ışığı ve umudu görmek mümkün. Bu bakımdan inandırıcı ve etkili. Son günlerde de çekilen tüm reklamlar, birleştirilip kısa hatırlatmalarla tekrarlanmış. Bu kısımda başarılı.
Eksik olan nokta ise yapılacak hizmetler konusunda herhangi bir vaad içermemesi. Örneğin hızlı tren net bir şekilde aktarılmış, fakat reklamın finalinde gelecek hızlı tren projelerinden bahsedilmemiş. Yapılanlar anlatılırken, yapılacak olanlardan bahsetmek bence daha olumlu olurdu.
Bilindiği üzere AK Parti’nin önceki dönemlerde reklâm ve tanıtım işlerinde Basın ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığını yürüten Edeibe Sözen’in etkisi oluyordu. Bu dönem liste dışı kalan Sözen, özellikle medyayla ilişkilere büyük önem vermişti. Gazetecilerle buluşmalar, Erdoğan’ın televizyonlarda katıldığı programlar ve afişler oldukça fazlaydı. Bu seçimde ise daha çok meydanlarda olan Başbakan, ekranlarda fazla görülmüyor. Fakat reklâmlardaki başarı ve miting konuşmalarında gündemi belirleyen isim olması bu eksikliği kapatmış durumda.
Kaset skandallarıyla adını duyuran MHP’nin ise televizyon reklamı oldukça sönük. Doksanların tek kanallı dönemlerindeki reklâmları hatırlatıyor bana. Hadi bu reklam MHP’nin vakur duruşuna uydu diyelim ama açıkçası hem çok başarısız hem de çok sönük. Bu alanda bir tek “Hilal kart, helal kart” söylemi hafızalarda bir parça yer etmiş ama Hilal Kart’ın içeriği hakkında da çok fazla bilgi sahibi olan yok.
Açıkçası MHP’nin artık adını duyurmak için reklama da ihtiyacı yok. Malum kaset skandalları ve istifalar, Bahçeli’nin mitinglerde yaptığı konuşmalar yeterince MHP’yi gündemde bırakıyor. Kaset olayıyla ilgili daha öncede söylediğim üzere olayın komplo olup olmaması bir yana görüntülerde yapılan konuşmalar önemli. Recai Yıldırım diye kendini bilmez biri çıkıp zamparalığı için Hz. Osman’a hakaret edebiliyor. Söylemler, yapılanlardan çok daha çirkin çok daha aşağılık. Bu tür zavallı insanların bırakın MHP gibi bir partide önemli konumda olmasını, siyasetçi olmasını bile kabullenemiyorum.
Kaset mağdurlarının dava açıp haklarını aramamasını bir yana bırakırsak, MHP’yi gündeme getiren diğer konu ise Devlet Bey’in konuşmaları. Bahçeli’nin püskiviti, matematiksel hesapları ve diğer söylemleri cin fikirli halkımın videolarıyla birleşince South Park, Emrah filmleri gibi mizansenler ortaya çıkıyor.
Ev ziyaretleriyle tanınan Saadet Partisi ise bu seçimi sönük yaşıyor. Televizyonda reklâmı bırakın, programlarda dahi görülmeyen Saadet Partisi, arada seçim otobüsleri ve özellikle il teşkilatları civarına yoğunlukla astığı bayraklar dışında pek sesi çıkmıyor.
Son olarak iktidara yeni bir alternatif gözüyle bakılan Numan Kurtulmuş’un Has Parti’sini değerlendirecek olursak: Saadetten ayrıldığı dönemler ekranlarda sık görülen Kurtulmuş, seçimlerde çok fazla yer almıyor. Yeni ve etkin bir ekip kuramayışı Kurtulmuş’u bu seçim geride bıraktı. Velhasıl ayrılık ne Saadet’e yaradı ne Has Parti’ye.
Büyük bir kısmın fikirleri netleşmiş olsa da, anlık tepkiler veren ve coşkusuyla tanınan milletim yeni gelişmelerle oy rengini değiştirebilir. Bu hesapları yapanlarda kuşkusuz boş durmayacak ve farklı senaryolarla can yakmaya devam edecek. Serinkanlılıkla ve oy vermenin vebaliyle hareket etmek en mantıklısı olacaktır. Ancak bu sayede suni gündemler oluşturulamaz ve siyasetçiler uzun vadeli planlar ve hizmet anlayışı içinde olabilir.
Selam ve dua ile…
![]() |
