//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Huseyin Uysal1


Hüseyin UYSAL

[28 Temmuz 2010 Çarşamba]
MECAZİ AŞK HAKİKİ AŞKA KÖPRÜDÜR
    Aşırı derecede sevgi ve muhabbet, sevmenin en ileri noktası, sevginin insanı tam olarak hükmü altına alması şeklinde tanımlanan Aşk, tasavvuf alimlerine göre yaratılışın sebebidir.

    Allah, kendisine ibadet eden, emirlerini yapıp yasaklarından sakınan her kulunu sever. Nitekim Peygamber efendimize (asm) ‘Habibim’ diye hitap etmiştir. Kullarına da bu sevmek duygusunu, dolayısıyla aşk duygusunu vermiştir. Buradan hareketle diyebiliriz ki aşk ve sevgi fıtrattan gelmektedir. Yani bir insana sevmeyeceksin veya aşık olmayacaksın denilemez ; Çünkü fıtratta sevmek vardır.

    İnsan güzel gördüğü her varlığa karşı içinde bir sevgi ve muhabbet besler. Ve bu sevginin ifrat noktasında aşk ortaya çıkar. Allahtan başkasına (para, mal, mülk, makam, insan) karşı duyulan aşka ‘aşk-ı mecazi’ ; Allah’a duyulan aşka ise ‘aşk-ı Hakiki’ denmektedir.

    Aşk-ı mecazi insanda pervasız ve ölçüsüz hareketleri birlikte getirir. Sevgiliyi kusursuz görmek; onu benzersiz, insanüstü bir varlık gibi görmek; gecesinde gündüzünde ondan başkasının hayalini görmemek gibi davranışlara yol açar. Ayrıca ‘onun güzelliği karşısında güneş bile sönük kalır’ ; ‘sen yanımda olmasan cenneti napayım’ ; ‘cennet başkalarının olsun, bana sevgilim yeter’ gibi akla mantığa uymayan, muvazenesiz sözler aşk-ı mecazinin pervasız iddialarıdır. Bu nedenledir ki sevgili uğruna dağlar delinmiş, çöllere düşülmüştür.

    Başta dediğimiz gibi aşk fıtrattan olduğu için ‘sevme, aşık olma’ diyemeyiz ama bu aşkın yönünü ‘mecazi’ olandan ‘hakiki’ olana çevirebiliriz. Bunun yolu da marifetullahtan yani Cenabı Hakkı bilmekten geçer. Onu tanımayan insan elbette ki hakiki aşkı bulamaz. Onu tanımanın yolu ise kainata Allah’ın istediği gözle bakabilmektir. Her varlıkta O’nun mührünü, her güzelde Allah’ın güzelliğini görmekten geçer. Bizde ‘güzele bakmak sevaptır’ diye çok yaygın bir söz vardır. Bu söz günümüzde asıl anlamından çok uzak bir manada kullanılsa da, gerçekte şu manaya gelmektedir : Güzel birine bakan kişi eğer Allah’ı biliyorsa aklına hemen onu yaratan Allah’ın güzelliği gelecektir. Yarattıklarının ve Allah’ın güzelliğini tefekkür edecektir. Peygamberimiz bir hadislerinde : ‘Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.’ buyurmaktadır. Yani güzele bu hadis doğrultusunda bakıldığında sevaptır.

    ‘Yaratılanı severiz yaratandan ötürü ‘ diyen Yunus bu sırrı vurgulamaktadır.. Esma-i İlahi’yi kainattaki her varlıkta vicdanıyla ve aklıyla gören insan ancak Allah’ı tanıyabilir. O’nun eserlerini, mühürlerini gördükçe onu daha çok sevmeye başlar. Yani Marifetullah muhabbetullah’a dönüşür. Muhabbetullah ise insanın Allah’ın emirlerini yapmasına ve yasaklarından sakınmasına vesile olur. O’nu tanıdıkça dünya ve dünyadaki aşklardan sıyrılıp hakiki aşka ulaşır.

    Aşkı mecaziyi aşkı hakikiye dönüştürmenin bir diğer yolu ise Masiva’nın (Allah’tan gayrısı) faniliğini göstermek, fani aşkların çirkin yüzünü göstermek, zeval ve firaka müptela olduğunu anlamak ve anlatmaktır. Her sözü Allah’a getirmek, Günahlardan uzak durmak, diğer şeylerden elini eteğini çekerek bu aşk sağlamlaştırılabilir. Hz İbrahim ‘faniyim fani olanı istemem’ diyerek Cenab-ı Hakka bağlanmıştır. Yunus Emre¸ Mecnun'un sonunda Leylâ'ya olan ilgisinden kurtulduğunu ve mecaz köprüsünü geçip hakikati bulduğunu onun lisanından söylediği¸

   Yürü Leylâ ki ben¸ Mevlâ'yı buldum¸
   Leylâ Leylâ derken¸ Allah'ı buldum.


beytiyle anlatır.

    Mecâzî aşk¸ hakikî aşkın köprüsü olduğu için Mevlâna¸ "Âşıklık ne suretle olursa olsun bizim için hakikat rehberidir." demektedir.

    Molla Cami : ‘Yalnız biri iste başkaları istenmeye değmiyor ; yalnız biri çağır başkaları çağırılınca gelmiyor ; yalnız biri gör başkaları her zaman görünmüyor ; yalnız biri sev başkaları o sevgiye layık değil.’ diyerek hakiki sevginin ancak Allah’a duyulabileceğini, diğer sevmelerin boşa kürek çekmek olduğunu dile getiriyor.

   Netice-i kelam ; fani ve zâil şeyler sevmeye, aşka layık değildir. Aşkın hakiki sahibi Ancak Allah’tır. Bizler de fıtratımızdaki sevmek duygusunu mecazilikten, fenalıktan kurtarıp, aşk-ı hakikiye çevirmeliyiz.

   Sevgi ve Aşk dolu günlere…



Bookmark and Share
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol