//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Alev Ayyildiz4


Alev AYYILDIZ

[22 Nisan 2011 Cuma]
HAKARETİ ALKIŞLAMAK
     Hatırlayanlarınız olacaktır. Şimdilerde ayrıldığı eşi üzerinden gündeme gelse de Cem Özer, yıllar önce sahnede yaptığı şovlarla yetinmeyip geçmişe yönelik ağır ifadeler kullanmıştı. O dönemler ceddine sövgü hele Osmanlı’ya hakaret moda olsa da Özer haddini aşmış “Şu Osmanlılığı bir bırakabilsek, Osmanlılığı bir üzerimizden atabilsek dünyanın bizimle olan meselesi bitecek. Ben Osmanlılığı reddediyorum. Çünkü ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.” demişti.

     Sanırım aklına gelmedi şayet böyle bir uygulama başlatmayı düşünüyorsa önce Polis ve Posta teşkilatının kuruluş dönemlerini değiştirmekle işe başlamalı.
Üzerinden onca zaman geçen bu talihsiz açıklamanın en kötü tarafı ise izleyicilerin tepkisiydi. Gösteriye gelen seyircilerden belki yüzlerce konuk arasından yalnızca tekbir kişi, Özer’in lafını bitirmesinin ardından kendisini protesto ederek salonu terk etmişti.
Biraz kaba bir benzetme olacak ama o kadar insan mal gibi öyle dinlemeye devam etti ve adap sınırı içerisinde dahi bir tepki koymadı. Sorun şu ki, Özer şakayla karışık oradaki insanların annelerine küfretse kıyamet kopar, yer yerinden oynardı. Yazık ki geçmişini yalnızca bir ya da iki göbek öncesine dayandırıp bir asır öncesini yok saymanın bedeliydi yaşananlar.

     Zaman geçe dursun güzel ülkem sanatın anlamını bilmeyen sanatçıların elinden çok çekti. Adı büyük kendi küçük kimi insanların yıllar içerisinde edep sınırlarını zorlayacak hakaretleri ve küçümsemeleri yaşandı ve çoğu sefer sessiz bir kabullenişle tepkisiz kalındı.
Son dönemde tiyatro sanatçısının başbakanın kızına yaptığı hareketler, Levent Kırca’nın ya da Müjdat Gezen’in açıklamaları. Hafızasını zorlayanlar kültür ve inanç dünyasına söylenen daha nice çirkin sözleri ve tavırları hatırlayacaklardır.
İşin kötü tarafı ise bu tür açıklamalar normal sayılarak, toplumun değer yargıları üzerindeki hassasiyeti zayıflatılmak istendi. Şimdilerde başörtüye yönelik sözleriyle hatırlanan Bedri Baykam’ın bıçaklanmasıyla yeni tartışmalar başladı. Baykam’ın bıçaklanması üzerinden kusulmadık kinler kalmadı.
Olgulardan çok kısa vadeli olaylarla ilgilenildiğinden olsa gerek tepkilerin nedeni ve niçini düşünülmedi. Farklı isimlerle devam eden bu döngüsel sürecin özüne inildiğinde halkın tepkisi ve akabinde ünlülerin tavrı daha iyi anlaşılacak.

     Durumu netleştirmek istersek mason olduğuyla övünen Zeki Alasya oldukça iyi bir örnek olacak. Katıldığı bir ödül töreninde hiçbir alaka yokken “Emek sinemasının sahnesinde namaz kılınacaksa hiç açılmasın daha iyi'” diyen Alasya’ya denilecek çok şey varda edep buna müsaade etmez.
Kendisi ne amaçla bu sözleri kullandı bilinmez ama Alasya’nın mason ağabeyleri onu yönlendirirken yanlış bir zamanlama seçtiler. Çünkü politikanın iyice alevlendiği bu ortamda Alasya’nın namaz nefreti ve masonluk övünmeleri medyada gerektiği kadar yer bulamadı. Tavsiyem hükümete yönelik hakaret denemeleri ve ardından başörtüye yönelik sert sözler söylemesi. Emin olun ilgi kendisine tekrar dönecektir. Bu arada cevap hakkını kullanırken tekrar masonluğu övebilir tabi…

     Alasya’nın açıklamalarına birkaç tepki geldi ama olay ve olgu arasındaki ayırım burada ortaya çıktı. Zeki Bey’in konuşmasının ardından salondaki yüzlerce ince ruhlu sanatçımız kendisini çılgınca alkışladılar.
Direkt koyun mantığıyla hareket edip, davar psikolojisinde olan bu insanlar, merak ediyorum da neyi niçin alkışladıklarını idrak edebildiler mi?. Sanırım ödül töreni öncesi, stresi atmak için çakırkeyif geldiler biraz. Onur ödülü almaya, onursuz bir davranışla karşılık veren bu isim ve onu çılgıncasına alkışlayanlara sormak lazım. Namaz kılmak bir kurumun kapatılmasını gerektirecek kadar kötü bir şey mi?

     Namaz kılıp kılmamak kendilerini ilgilendirir ama halkın inançları konusunda saygılı davranmaları gerekmez miydi?. Acaba alkışlayanlar içlerinden ne geçirdiler? İnanın merak ediyorum…

     Alasya’nın daha sonraki sözlerini de dinledim, üye olduğu kuruluşa yani mason derneğine özgü bir yaklaşımla olayı yumuşatmaya çalışmış ve Milli Talebe Birliği’ne konuyu bağlamıştı.
Milli Talebe Birliğinin bu ülkeye hizmetlerini ve yetiştirdiği dava insanlarını hatırlayınca mason Alasya’nın neden onlara çemkirdiğini fark etmek zor değil.
Alasya’yı alkışlayan sanatçılar bir yana , akşam namazına müteakip ekran karşısına geçerek Zeki Bey’in programlarına gülebilen kişiler olacak mı merak ediyorum?. Ya da Kutlu Doğum Haftasıyla coşup salavatları dillerinden düşürmeyen insanımız, ellerinde tespihleriyle televizyon ekranlarından gönüllerine transfer ettikleri hakareti alkışlayan ünlüleri daha ne kadar bağrına basıp başlarına taç edecekler?...

     Selam ve dua ile.




Bookmark and Share
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol