Abdullah Yilmaz9
[5 Şubat 2011 Cumartesi]
CUMA GECESİ DOKUNMAZLAR AMMA
İnsanlarımızın dünya ve ahiret hayatı anlayışında çok yanlışlıklar mevcuttur.
Dünya ahretin tarlasıdır.
Dünya da bu tarlayı ekmeden ahrette biçmek mümkün olmayacaktır.
Onun için burada ekmek lazım. Burada çalışmak gayret etmek lazım. Yoksa son pişmanlık faydasız olur.
Dünya hayatında insan ibadetlerine ve Allah’ın isteklerine mutlaka yer vermelidir. Bu dünya da kendi dilediği ve istediği şekilde yiyip içme arzusunu taşıyan ve o şekilde hareket edenler ahrette istediği gibi yaşama ve hareket etme fırsatı bulamayacaktır. Burada Allah’ın istediği şekilde yaşayanlar, orada kendi istedikleri ve diledikleri şekilde yaşama ve yeme içme imkanını bulacaklardır.
Şunu unutmamak lazım. Hem burada hem orada kendi istediğim gibi yaşayayım diyorsa bir insan, yanılıyor olduğunu bilmelidir. Çünkü burası oraya hazırlanma yeridir. Burada hazırlığını yapamayanlar artık bir daha hazırlık yapma imkanına kavuşamayacaklardır.
Dünya hayatını Allah’ın rızası doğrultusunda geçiren bir insan, ahrette sıkıntısız olacağı daima Kur’an-ı.Kerim’de ifade edilmektedir. Peygamberimiz (s.a .v.) bir Hadis-İ Şerifinde şöyle buyurmaktalar: “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurundan bir çukurdur”
Bir insan dünya hayatında Allah’ın rızası değil de kendi istediği şekilde yaşama ve hareket etme durumunda olmuşsa bu insan hangi gün ve gece de ölürse ölsün hiç fark etmez. Bazılarımız mübarek günlerde ve gecelerde ölenlerin iyi insan oldukları konusunda bol bol yorum yaparız. Fakat işin aslı hiç öyle değil. Öldüğü gün değil yaşadığı hayat şekli önemlidir.
Zengin bir baba cuma gecesine denk gelecek şekilde vefat etmiş. Oğlu buna çok seviniyormuş. Babasının iyi birisi Allah’ın sevdiği bir kul olduğunu düşünüyormuş.
Ve babasının kabir azabı görmeyeceğini rahat bir şekilde kabirde yatacağını tahmin ediyormuş. Bir gün bir hocayla konuşurken; ”Hocam! Babam cuma gecesi öldü. Her halde cennetliktir.” demiş.
Hoca:
- Baban namaz kılar mıydı? diye sormuş.
Oğlu:
- “Hayır, ama Cuma gecesi öldü, demiş.
- Oruç tutar mıydı? demiş.
- Hayır fakat Cuma gecesi öldü.
- Zekat verir miydi?
- Hayır fakat cuma gecesi öldü…
Soruları hoca sıralamış. Hepsine hayır fakat cuma gecesi öldü, diye cevap almış.
Hoca dayanamamış ve çocuğa dönerek:
- Oğlum! Cuma gecesi babana bir şey yapmazlar. Amma Cumartesi gecesi anasını bellerler, diyerek cevap vermiş.
Evet arkadaşlar!
Dinimizde kıymetli gün ve geceler vardır. O geceler rahmettir. Berekettir. Güzeldir. Fakat ölü olanlar için değil, bu günler diri olanlar içindir. O yüzden ölmeden bu gecelerden istifade etmeyi bilelim…
Bir şey yapmadan bu gecelerden istifade etmek mümkün olmayacaktır.
Hayırlı gecede ölmek değil, hayırlı hayat geçirmekle kabir kurtulur. Ahiret kazanılır. Allah’ın dildiği şekilde yaşa, hangi gece ölürsen öl fark etmez. Hepsi mübarektir. Dokunmazlar.
Allah Hepimize hayatında ölümünde hayırlısını versin.
Dünya hayatında insan ibadetlerine ve Allah’ın isteklerine mutlaka yer vermelidir. Bu dünya da kendi dilediği ve istediği şekilde yiyip içme arzusunu taşıyan ve o şekilde hareket edenler ahrette istediği gibi yaşama ve hareket etme fırsatı bulamayacaktır. Burada Allah’ın istediği şekilde yaşayanlar, orada kendi istedikleri ve diledikleri şekilde yaşama ve yeme içme imkanını bulacaklardır.
Şunu unutmamak lazım. Hem burada hem orada kendi istediğim gibi yaşayayım diyorsa bir insan, yanılıyor olduğunu bilmelidir. Çünkü burası oraya hazırlanma yeridir. Burada hazırlığını yapamayanlar artık bir daha hazırlık yapma imkanına kavuşamayacaklardır.
Dünya hayatını Allah’ın rızası doğrultusunda geçiren bir insan, ahrette sıkıntısız olacağı daima Kur’an-ı.Kerim’de ifade edilmektedir. Peygamberimiz (s.a .v.) bir Hadis-İ Şerifinde şöyle buyurmaktalar: “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurundan bir çukurdur”
Bir insan dünya hayatında Allah’ın rızası değil de kendi istediği şekilde yaşama ve hareket etme durumunda olmuşsa bu insan hangi gün ve gece de ölürse ölsün hiç fark etmez. Bazılarımız mübarek günlerde ve gecelerde ölenlerin iyi insan oldukları konusunda bol bol yorum yaparız. Fakat işin aslı hiç öyle değil. Öldüğü gün değil yaşadığı hayat şekli önemlidir.
Zengin bir baba cuma gecesine denk gelecek şekilde vefat etmiş. Oğlu buna çok seviniyormuş. Babasının iyi birisi Allah’ın sevdiği bir kul olduğunu düşünüyormuş.
Ve babasının kabir azabı görmeyeceğini rahat bir şekilde kabirde yatacağını tahmin ediyormuş. Bir gün bir hocayla konuşurken; ”Hocam! Babam cuma gecesi öldü. Her halde cennetliktir.” demiş.
Hoca:
- Baban namaz kılar mıydı? diye sormuş.
Oğlu:
- “Hayır, ama Cuma gecesi öldü, demiş.
- Oruç tutar mıydı? demiş.
- Hayır fakat Cuma gecesi öldü.
- Zekat verir miydi?
- Hayır fakat cuma gecesi öldü…
Soruları hoca sıralamış. Hepsine hayır fakat cuma gecesi öldü, diye cevap almış.
Hoca dayanamamış ve çocuğa dönerek:
- Oğlum! Cuma gecesi babana bir şey yapmazlar. Amma Cumartesi gecesi anasını bellerler, diyerek cevap vermiş.
Evet arkadaşlar!
Dinimizde kıymetli gün ve geceler vardır. O geceler rahmettir. Berekettir. Güzeldir. Fakat ölü olanlar için değil, bu günler diri olanlar içindir. O yüzden ölmeden bu gecelerden istifade etmeyi bilelim…
Bir şey yapmadan bu gecelerden istifade etmek mümkün olmayacaktır.
Hayırlı gecede ölmek değil, hayırlı hayat geçirmekle kabir kurtulur. Ahiret kazanılır. Allah’ın dildiği şekilde yaşa, hangi gece ölürsen öl fark etmez. Hepsi mübarektir. Dokunmazlar.
Allah Hepimize hayatında ölümünde hayırlısını versin.
 |
