//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Mert Aslan7


Mert ASLAN

[28 Nisan 2011 Perşembe]
GHANDİ’NİN ABDESTİ
     Bugün Allah’ın adını andım, aynı şekilde Peygamber Efendimiz’e dua ve selamlar gönderdim. Bütün bunları yaparken, abdestimden şüpheye düşmedim. Çünkü yoktu…
Ancak muhalefet liderliği koltuğuna oturtulmuş olan adam geçen gün yine Ecevit popülizmi yaparak Başbakan’a “Onun adını ağzına almadan önce, git bir abdest al!” falan deyince, “Adamın günahına girmişiz. Her gittiği yerde Ecevit’ten bahsettiğine göre, abdestsiz yere basmıyordur bu adam… Ne mübarek bir adammış meğer, anlayamamışız!” diye homurdandım durdum.

     Normal koşullarda, abdest namaz için alınır. Eh, abdestsiz gezmeyen adam da herhalde namazında niyazında biridir, öyle değil mi?

     Katı gerçeğe dönecek olursak, durum şudur: Kemal Efendi’nin abdest almayı bildiğinden bile emin değilim. Ecevit’le olan mevcut ilişkisi ise, oradan atılması muhtemel birkaç kemik oy hesabına dayanıyor. Başbakan’a karşı “Ananı…” diye başlayacak kadar seviyesiz bir siyaset tarzı izlediğini ve herhangi bir ahlaki kaygısı taşımadığını herkes çıplak gözlerle görebiliyor. Siyasete seviye katmıyor, siyasetin zeminine içi pislik dolu çukurlar açıyor.

     Ecevit’e gelince… Yurttaş olarak, onun bir hayrını görmedim. Ana muhalefet lideri geçmiş zamanlarda bir şekilde görmüş olabilir; ama dediğim gibi, şu an için oradan gelecek üç beş puan oyun hayrını görmek istiyor ve o yönde yatırım yapıyor. Tabii bunu yaparken, bir gün sehven iktidara gelirse nasıl bir başbakan olacağının sinyallerini veriyor. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, öyle bir “seçim kazası” olur da başbakan olursa, ekonomiyi batırıp yüzüne gözüne sıvaması bir yılı bulmaz. Nitekim SSK’nın yalnızca onun müdürlüğü döneminde zarar ettiği konusu, dilllere destan olmuş memleketi dolaşıyor. Batırma konusunda hayli deneyimli biri olduğunu söylüyorlar…

     Ecevit, aynen öyleydi. Lütfen düşünün! Bu ülkede kırklı yaşlarına ulaşmış olduğu halde, Ecevit’in tüm iktidar dönemlerinde ekonomik krizler, iflaslar, dağılmalar, çökmeler, yokluklar, yüzlerce metrelik kuyruklar, kargaşa ve devalüasyonlardan başka bir şeyin olmadığını hatırlamayan bir Allah kulu var mıdır? Son iktidar döneminde bizi hiç şaşırtmadı, aynı şeyler oldu. O dönemde devletin sadece batık bankalardan dolayı uğradığı zararın 50 milyar doları aştığı biliniyor. O zaman tarihimizde bir ilk olarak, esnaf isyan ederek sokağa fırlamıştır. Deprem olmuş, felaketzedeler için toplanmış olan yardım paraları bile iç edilmiştir. Üç yıl boyunca millet krizle yatıp krizle kalkmış, canından bezmiştir. Anlatmakla bitmez…

     Ayrıca, bütün bunlar Tanzimat döneminde değil, 1999 ile 2002 yılları arasında olmuştur…

     Kimileri onun için, “Dürüst bir adamdı.” diyor. Şayet her başbakan oluşta bir kere “memleketi batırmak” dürüstlük oluyorsa, dürüst biri olmayı istemek için bir nedenimiz yok demektir...




Bookmark and Share
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol