Mert Aslan22
[29 Temmuz 2011 Cuma]
UFUKTA KAN GÖRÜNÜYOR
Devletin terör örgütünün bölücü, parçalayıcı faaliyetlerini önleme konusunda yaptığı tüm girişimler tek tek boşa çıkıyor. En son “iyilik dili” kullanma yönünde attığı adımlar da pek işe yaramış gibi görünmüyor. Verilen tavizler “İşte biz bunları söke söke aldık!” naraları eşliğinde daha büyük tavizlerin talep edilmesinden başka bir sonuç doğurmuyor.
Gelinen noktada terör örgütü iyice azmış, kudurmuş, gemi azıya almış halde bir taraftan özerklik ilan ederken, öte yandan artık silahlı bir ayaklanma sonunda dünyanın müdahalesini ümit ederek kafasında kurguladığı devleti kurma niyetini açığa vurmaya, hatta bunun hazırlık ve provalarını yapmaya başladı.
Devlet ise sessizce izleme ve beklemede. Hatta biraz da terör örgütünü kafasında tasarladığı kalkışmayı yapmaya zorlar gibi birtakım tavırlar takınıyor. Sanki bunu yapmasını istiyor…
Bekleyiş ne kadar sürer bilmem; ama fırtına öncesi sessizliği seziyorum. Bir fırtına kopacak…
Demokratik bir ülkedeyiz. Seçimler henüz yapılmış ve şu anda yüzde elli gibi yüksek bir oranda kamuoyu desteği alıp yedi bölgenin yedisinde de birinci gelerek yeniden iktidar olmuş meşru bir hükümet var. Bir kere Türkiye’ye baskı yapması beklenen uluslararası kamuoyu bu gerçeği görmezden gelemez. Silah zoruyla ülkeyi bölmeye çalışan bir ayaklanmaya her ne gerekçeyle olursa olsun kolay kolay arka çıkamaz.
Sezgilerim bana terör örgütünün kafasına koyduğu topyekün isyanı başlatarak nihai darbeyi vurmak için koşulların yeterince olgunlaştığını ve bu yüzden acele ettiğini söylüyor. Hükümet ise hazırlıklarını yapmış, ayağa kalkacak olanları bekliyor.
Ayaklanma başladığı takdirde hükümet önce sabır gösterecek, nasihatler edecek, bütün bunların sonunda ise meşru müdafaa ve müdahale hakkını elde ederek orduya talimat verecek ve çok kan dökülecek… Böylece, dökülen kanın sorumlusu terör örgütü olacak… Sonuç olarak terör örgütü felç olur, hükümet de demokratikleşmeye ve doğuya yatırımlarına daha büyük bir hızla devam eder.
Umarım yanılırız. Bu konuda yanılmış olmayı, hiçbir konuda istemediğim kadar çok isterim; ama konuya ilişkin olarak bugüne dek koruduğum iyimserliğimi yavaş yavaş yitiriyorum.
 |
