//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Mert Aslan18


Mert ASLAN

[26 Haziran 2011 Pazar]
ALLAH DÜŞÜNCELERİMİZİ OKUYAMASAYDI!
     Allah’la olan ilişkimizde yeterince iyi niyetli ve masum muyuz?

     Bu konuda fazla iyimser olduğumu söyleyemeyeceğim. Dilerseniz, konuya varsayımsal bir soruyla giriş yapalım: Şayet Allah kafamızdan geçen düşünceleri okuyamasaydı, biz O’na karşı yine de bu derece kontrollü ve iyi niyetli bir tutum içinde olabilir miydik? Yoksa tıpkı düşüncelerimizi okuyamadıklarından emin olduğumuz insanlara karşı olduğu gibi, kurnaz, içten pazarlıklı ve sinsi birer oyuncu ve taktikçi mi olurduk?

     Dualarımızın reddedildiği ve başımıza bir bela ve sıkıntı geldiği yerde “Şüphesiz bu senin takdirindir.” diyerek O’nun irade ve kararına saygı duyuyor, hatta tevekkül ve teşekkür ediyor muyuz? Önemli bir başarı gösterdiğimizde ya da büyük bir nimete mazhar olduğumuzda “Bu da sendendir? Benim bir gücüm yoktur.” diyebiliyor muyuz? Eğer sadece davranışlarımız değil, aynı zamanda düşüncelerimiz saniye saniye izlenip kayıt altına alınıyor olmasaydı, O’nun hakkında aynı derecede samimi olabilir miydik?

     Buna yanıt arayın. Çünkü iyi bir testtir.

     Bir iyilik yaptığımız zaman aklımızda bilinçli veya istem dışı olarak “Acaba Allah bu iyiliğin karşılığında bana dünyada neler bağışlayacak?” şeklinde birtakım ümit dolu kurgular oluşuyor mudur? Suç işleme noktasına geldiğimizde, Allah’tan mı yoksa toplumdan, polisten ve hukuktan mı daha fazla korkarız?

     Ne yazık ki, pek çoğumuz için bunların yanıtı olumsuz değildir. Anlayacağınız, Müslümanlık karnemizin pek iyi olduğu söylenemez. Zihnimizin işleyiş tarzı o denli sekülerleşmiştir ki, yaptığımız her iyilik için peşinen maddi bir ödül ister hale gelmişiz. Aynı şekilde işlediğimiz suçlara insanların tanıklığı Allah’ın tanıklığı kadar moralimizi bozmuyor. Örneğin aldatan eşlerin çoğu yaptıklarını Allah’ın görmesinden daha çok eşlerinin öğrenmesinden korkarlar. İhtiyaç sahibi birine mali bir yardımda bulunduğu zaman, Allah’tan gelecek mucizevi bir zenginleşme ya da hatırı sayılır bir parasal kaynak beklentisi içine girmediğini kim söyleyebilir? Anne babamıza iyilik ederken günün birinde çocuklarımızın da bize iyi davranan birileri olmaları yönünde bir beklenti içine girmediğinden hangimiz kesinlikle emindir? Oysa yapılan iyi işler için “cennete girme” hayali bile sandığımız kadar masum bir beklenti değildir. Çünkü Allah’ın yüce katına, yalnızca O’nun gönlünü kazanma niyeti ile yapılmış olan “tertemiz işler” ulaşabilir; oysa Allah akıllardan ve kalplerden geçenleri bilmeseydi, her şeyi görüp her sesi duyamasaydı, bu Müslümanların gözden ırak sote yerlerde O’nun arkasından da atıp tutmayacağına inanmamız için elimizde somut veriler olmadığı bir gerçektir.

     Rabbimiz düşüncelerimizi bilmiyor olsaydı izleyeceğimiz kesin olan bu ikiyüzlü, sinsi ve çıkarcı tutumu tüm niyet ve düşüncelerimizi an be an okuduğunu bildiğimiz halde sürdürüyorsak, çok sayıda iyilik yapmaktan ziyade köklü bir akıl ve kalp revizyonuna ihtiyacımız olduğu belli olmuş demektir.




Bookmark and Share
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol