Mert Aslan17
[21 Haziran 2011 Salı]
BAYAN, TEŞHİRCİLİK VE SHOW ÇILGINLIĞI
Bir internet sitesinin yaptığı bir araştırmaya göre, on kadından dokuzu üstsüz veya tümüyle çıplak olarak fotoğraf çektirmekten hoşlanıyor. Ayrıca, ankete katılan 18-35 yaş aralığındaki toplam 11.000 kadından %70’inin partnerlerine çıplak poz vermeye bayıldığı ve bu oyunun onların daha istekli olmalarını sağladığı ortaya çıkıyor. Anketin su yüzüne çıkardığı bir diğer sonuç ise, katılımcı bayanların %35’inin çektirdikleri çekici fotoğrafları sosyal paylaşım sitelerine koymaları…
Dürüst olmak gerekirse, birazcık ekonomi bilgisi olan herkes, burada oldukça anlaşılır bir durumla karşı karşıyadır. Kuramsal açıdan kadının kendini teşhir etmesi, talep görmesi beklenen bir ürün ya da hizmetin piyasada en etkili şekilde reklam edilip pazarlanması olayından pek farklı değildir. Semt pazarlarına gidenler görmüşlerdir. Örneğin, tezgahında domates satan pazarcılar, domatesleri özene bezene siler, parlatır, tezgahın üzerine de kırmızı renkli branda çekerler. Yapılan şey, tezgahtaki domateslerin müşterinin gözüne daha kırmızı görünmesini sağlamaya dönük küçük bir hiledir. Aynı şekilde, kadınların makyaj yapma gereksinimi duymalarının bilinç gerisinde yatan gerekçelerden biri de, buna benzer bir tür pazarcı psikolojisidir. Duruma kadının bildik doyumsuzluğu da eklendiğinde, daha fazla prim toplamak amacı ile kozmetik endüstrisinin tüm nimetlerinden yararlanarak kendini olabildiğince parlatıp en iyi müşteriyi bulma çabası ve yarışı yeterince anlaşılır hale gelmektedir. Bir bayan olarak, vücudunun erkeklerde büyük bir heyecan uyandırdığını, şiddetle arzulandığını ve ona dokunmak için sadece para vermeye değil, ömürleri boyunca biriktirdikleri maddi-manevi bütün kazanım ve birikimleri önüne sermeye hazır olduklarını görmek, her şeyden önce önemli bir ruhsal doyum kaynağı olsa gerek.
Genel anlamda, böylesi bir ruh durumunun bir noktasından itibaren, bir kadının özsaygı ve özgüvenini kayda değer oranda arttırması beklenebilir. Kadınların belki de en çok prim yaptığı ülke olan Türkiye’de, kadınların tavan yapmaktan kaynaklanan tipik duygulanma biçimleri vardır. Aşırı şımarıklık, en küçük bir eleştiri veya yergi karşısında çılgına dönmek, güzel olan her şeyi hak ettiğine veya tersinden bakıldığında, hoş olmayan hiçbir şeyi hak etmediğine inanmak, erkeklerin karşısında kendisini tertemiz hissetmek istemek, bunlardan yalnızca birkaçıdır. Kendilerini çok değerli gördükleri için, pek çoğu da “hijyen takıntısı”na tutulmuş durumdadır. Ne de olsa, çok değerli olmak, kendini her zaman temiz ve bakımlı tutmayı gerektirmektedir. İyi bir gözlemciyseniz, Türk kadınlarının uygar dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan kadınlardan çok daha bakımlı olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Tabii, tüm Amerikalı ve Avrupalı kadınların Amerikan filmlerinde gördüğünüz kadınlar gibi olmadığını düşünebiliyorsanız… Bu denli temiz ve bakımlı olmaları, dediğimiz gibi, kendilerine yüklenen “çok değerli varlık” veya “gerçeküstü varlık” rolüne layık olma çabalarının bir dışa vurumudur. Diğer yönüyle, bayanlar çoğu kez, salt bayan olmalarından dolayı, daha fazla saygıyı hak ettikleri gibi bir yanılsama içindedirler. Bir kişinin sırf bayan olduğu için daha fazla saygı beklemesi, bayanları şımartan bizim kültürümüze özgü bir olgudur ve bu aynı zamanda, dünyanın en saçma yargılarından biridir. Bir insana, yalnızca bayan olduğu için, neden daha fazla saygı duyalım ki?
Tekrar başa dönersek, kadınların erkekler karşısında kendilerini sergilemekten haz duymaları, soyunduklarında erkeklerin heyecandan titrediklerini ve bundan dolayı onlara çok daha fazla ilgi ve minnet duyduklarını, bir köpek yavrusu gibi minnet dolu sesler çıkararak peşlerinden koşmaya başladıklarını görmekten kaynaklanır. En büyük zaafı “ilgi odağı olabilmek” olan bir varlığı, bundan daha fazla memnun eden bir şey olmamasında şaşılacak bir taraf yoktur.
 |
