//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Eski Kaykamimiz Kadir Sertel Otcu ile


ESKİ KAYMAKAMIMIZ KADİR SERTEL OTÇU İLE
7 Mayıs 2011 Cumartesi


HAFTANIN KONUĞU: Kadir Sertel OTÇU (Saruhanlı Kaymakamı)
HAFTANIN KONUSU: İlm-i Siyaset


Haftanın Konuğu bölümümüzü bu hafta Başyayla'mızda kaymakamlık yapmış bir ismi; Kadir Sertel Otçu'ya ayırdık.

Kadir Sertel OTÇU'nun özgeçmişi: 1972 yılında Bozkır (Konya)’da doğan Kadir Sertel OTCU, ilköğrenimini Develi (Kayseri), Ereğli (Konya), Sarıkamış (Kars) ve Ortaköy (Çorum)’de, orta öğrenimi Ereğli (Konya), Elazığ ve Korkuteli (Antalya)’ de tamamladı.

1988 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden 1992 yılında mezun oldu.

İçişleri Bakanlığı tarafından açılan Kaymakamlık Sınavını kazanmasını müteakip, 1994 yılında Antalya Kaymakam Adayı olarak atandı.

1995 yılında eğitim amacıyla gönderildiği İngiltere’de 6 ay Eastbourne, 2 ay Hastings şehirlerinde kalarak, genel İngilizce ve İngiliz Yönetim Yapısı konularında eğitim aldı.

1996 yılında 6 ay süreyle Kumru (Ordu) Kaymakam Vekilliği yaptı.1997–1999 yılları arasında Başyayla (Karaman), 1999–2000 yılları arasında Gölova (Sivas), 2000–2001 yılları arasında Mazgirt (Tunceli), 2002–2005 yılları arasında Devrekâni (Kastamonu), 2005–2008 yılları arasında Kâhta (Adıyaman) Kaymakamlığı görevlerinde bulundu.

2008 yılı Ağustos ayında Saruhanlı Kaymakamlığına atandı.

Başyaylam Haftanın Konuğu ve Konusu

İLM-İ SİYASET

“İlim ezber edilen şey değil, ezber edilen şeyden temin edilen faydadır.” (İmâm-ı Şâfi)

İnsanların zorla, kavgayla, dövüşle, hakaretle birbirlerini “iknâ etmeye”, iknâ edilemeyenleri “ortadan kaldırmaya” çalıştıkları bir dünyada yaşıyoruz, daha doğrusu yaşamaya çalışıyoruz; oysa bir anlaşmazlığı iyilikle, güzellikle, kavgasız, dövüşsüz halledebilmekte değil midir marifet?

Birbirimizi kırmadan, dökmeden anlaşabilsek ya da “anlaşamasak”…

Ama bu; zekâ gerektirir, “ilm-i siyâset” gerektirir ve herkesin kolayca yapabileceği bir şey değildir.

İşte size, yıllarca önce Gürbüz AZAK’tan okuduğum bir “ilm-i siyâset” hikâyesi…

Emekli olan Profesör, eşiyle birlikte huzur içinde emeklilik günlerini geçirmek üzere sessiz, sakin ve güzel gördüğü şirin bir köyden, bir ev satın alır.

Zor zahmet eve taşınır, yerleşirler ve yorgun bir vaziyette gece uykuya dalarlar. Uykunun en güzel yerinde, sabahın dördünde, birden koyun, keçi ve çıngırak sesleri ile yataklarından fırlarlar. Balkona çıktıklarında bir de ne görsünler; köyün bütün sürüsü, iki-üç bin koyun keçi, evin önünden geçiyor.

Ertesi gün, daha ertesi gün, uykunun en güzel yerinde, sabahın dördünde bu sahne tekrarlanır.

Huzur içinde geçireceklerini düşündükleri emeklilik günleri cehennem azabına dönüşmeye başlayan Profesörün eşi, dayanamayıp kocasına:
der.
Profesör, eşine: “Ben bu işi hallederim; ama bana 3-4 gün süre ver lütfen.” der ve ertesi gün sabah saat dörtte, sürü geçerken kalkıp aşağı iner.
Çobanı bulup sorar: “Her gün bizi sabahın dördünde uyandıran bu sürünün çobanı sen misin?”
Çoban biraz da çekinerek cevap verir:
“Evet, benim.”
Profesör: “Sana çok teşekkür ederiz. Ben ve eşim her sabah saat dörtte bu sürü sayesinde erkenden uyanıyoruz, sabahları erkenden kalkmak bir başka güzel oluyor.” der.

Çoban mahcup bir şekilde; “Estağfurullah” deyince Profesör, bu iyiliğin altında kalamayacaklarını söyleyip çobana, her gün sabah saat dörtte kendisini ve eşini uyandırmasına bir teşekkür olarak; hemen orada bulunan bir ağacın kovuğuna her akşam 20 TL bırakacağını ve her sabah oradan geçerken bu parayı almasını rica ettiğini söyler. Israrlara dayanamayan Çoban, -için için sevinerek- bu parayı almayı kabul eder.

Ertesi sabah, sürü evin önünden geçerken çoban hemen malûm ağacın kovuğunu yoklar, Profesörün bıraktığı 20 TL’yi bulur, sevinçle cebine koyar. Hiç yoktan gelen -ve gelmeye devam edecek olan- bu para çobanı çok sevindirmiştir.

Ertesi gün ve daha ertesi gün Çoban, “hakkı” olan parayı yine o malûm ağacın kovuğunda bulup alır.

Ancak dördüncü gün sabah; Çoban, ağaç kovuğunu yokladığında parayı yani “hakkını” bulamaz. “Profesör herhalde parayı koymayı unuttu.” diye düşünür. Beşinci ve altıncı günün sabahı da çoban ağaç kovuğunda parayı bulamayınca sinirlenir ve kendi kendine:
“Madem sen benim hakkım olan 20 TL’yi vermiyorsun, ben de sabahları köyün sürüsünü buradan, senin evinin önünden geçirmeyeceğim. Gör bakalım sen, nasıl oluyormuş!” der ve sürüyü bir daha o evin önünden, hatta yakınından bile geçirmez.

Profesör ve eşi de bu sayede emeklilik günlerini rahat ve huzur içinde geçirirler.

Sonuçta; kavgasız, dövüşsüz bir şekilde biraz zekâ ve biraz sabırla amaç hâsıl olmuştur.

Başyayla ile ilgili her türlü haber ve bilgiye ulaşma imkânını veren www.basyaylam.com’u tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyorum.

Kadir Sertel OTÇU
Saruhanlı Kaymakamı (Manisa)
(Başyayla Eski Kaymakamı)


Başyayla'mızın Eski Kaymakamı ve Saruhanlı Kaymakamımız Sayın Kadir Sertel OTÇU'ya sitemize gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ediyoruz...
Görevlerinde başarılar dileklerimizi iletiyor, yine Başyayla'mızda buluşmayı ümit ediyoruz...


İlgili etiketler: kadir sertel otçu, başyayla eski kaymakamı, saruhanlı kaymakamı, saruhanlı manisa, devrekanı eski kaymakamı, kahta eski kaymakamı, konya bozkır


Bookmark and Share
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol