//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Eda Bildek6


Eda BİLDEK

[8 Mayıs 2011 Pazar]
BU YAZIYI GÖRMEYİ BİLEN GÖZLERİN VE HİSSEDEBİLEN KALPLERİN SAHİPLERİ OKUSUNLAR
“ Yer, tam bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman
Yer, ağırlıklarını çıkardığı zaman
İnsan;
Buna ne oluyor dediği zaman
O gün, haberlerini anlatır
Çünkü rabbin ona vahyetmiştir
O gün insanlar yaptıklarını görmeleri için;
Bölük bölük gelirler…
Kim zerre ağırlığınca iyilik yapmışsa onu görür
Kim de zerre ağırlığınca kötülük yapmışsa onu görür”



     İşit ey yaratılanlar arasında en şerefli olan insan, ne olur işit! Bak, nasıl çağırıyor Mevla! Hangi sözlerle uyandırıyor kalpleri… Bak, ne diyor! Nasıl ikaz ediyor… “ KİM ZERRE AĞIRLIĞINCA KÖTÜLÜK YAPMIŞSA ONU GÖRÜR”! Tıpkı yaptığı zerre iyiliği görebileceği gibi…

     Beni ancak kalbi acı bir söze maruz kalanlar, emeği zayi edilenler, gözlerine yaş değmiş olanlar anlasınlar! Beni bir tek çıktığı yolda kendi mümin kardeşinden “dur levhası” ile karşılaşanlar anlasınlar… Ne olur yazdıklarımı bir tek “hakka girmekten korkanlar, hakka girmiş olup da tövbe etme arzusu ile kıvranışlar yaşayanlar İŞİTSİNLER…

     Ne kadar kolay bir başkasının büyük hayallerle, hizmet aşkı için çıktığı yola mayın döşemek değil mi? Başka hayatların üzerinden ezip geçmek, başka kalplere tırnak geçirmek ne kolay? Nasıl da acısız ve yangınsız bir duygu değil mi bir başkasının günlüklerinin, harflerinin, kıvrımlarının üzerinden yorum yapmak? Kapatmak bir ekmek kapısını, dönüp bakmak bir cenaze arabasının ardından ve toprak atmak bir tabutun üstüne ne de kolay!!!

     Nasılsa ölen bir başkasıdır, yaşayan da… Asıl yürek isteyen, insanın kendi hayatının üzerinden geçebilmesi, kendi hayatına dokunabilmesi… Yaşayabilmesi ve yeniden ölebilmesi… Söyle, tüm bu yazdıklarımın içerisinden kendi hayatını, günahlarını, kırıp döktüğün kalpleri anımsamaya cesaretin var mı? Ey yaratılanların en şereflisi olan insan, ilk yaratıldığın “an”ın değeri hala sırtında mı? Bir yaratılış anında sırtında beyaz kazak… Masumiyet ve günahsızlığın simgesi! Ve üzerinde imanın yeşil hırkası… O günkü gözlerin sende mi hala? Hani görmeyi bilen gözler… Bakmaktan öte olan gözler!

     İstersen sus ve konuşma yine! Boz yeminini… Ez ve geç yaratılan diğer bir kalbi! İyi niyetle çıkılmış bir yola set kur acımasızca… Yalan yere yemin et! Konuş birinin ardından pervasızca… Karala günahsız bir kalbi… Dök başkalarına ait sırları ortalığa… Hakkın olmadığı halde Azrail’i ol bir canın! İstersen yine tüm unuttuğun vicdanının karanlık yanlarıyla dokun hayata ama ne olur bir dur ve kötülüğün yazgısını anla! Yine de dilersen devam et kötü olmaya…

     Sıfırın altından yükseliş için aydınlığa koşan bir yüreğin kelepçesi ol, umutsuz sözlerinle! Kalbe dağ gibi oturacak bir bakış fırlat! Değil mi ki, yıkmak kolay; zor olan onarmak, bir unutuluş köşesine mimari bir el ile dokunmak! Yıkmak tüketmek oysa yapmak diriltmek… sen, dilersen yıkmaya devam et hala!!! Nasılsa zor yapıcı olmak!

     Unutulmuş bir beldeyi bir kent haline getirmek… Öksüz bir hayalin babası olmak! Kurumaya yüz tutmuş bir toprağın dudağına yağmur gibi yağmak! Kan olmak her hangi bir hayalin şifa bekleyen damarına yahut paylaşmak her neyin varsa… Ne güzeldir paylaşmak, kalp vermeye gönüllü olunca! Değil mi ki “veren el, alan elden her zaman üstün”!

     Kalbin bestesi mahur, güftesi hüzzam, kırık hikâyesi işte… Kalbi yıkmak günah, ezmek günah, terk etmek günah… Günah: yasak! Karanlık ve yasak! Günah ki ah! Hem de nasıl bir ah… Adım adım cehenneme tutsak… Peygamber çiçeğinin dalında idrakin kırılgan kokusu! Demiyor mu Rahman : “ Bir tek kul hakkı müstesna” ? Kul hakkı… Yani ah! Ah ki ne ah!

     O da günah… Günah: yasak! Yasak hakka girmek! Her adım hak! Öyleyse işit! Görmez mi gözlerin? Hissetmez mi kalbin? Yere düşüp bin bir parçaya bölünen ayna nedir? Bilmez mi aklın? Ayna yani kalp! Kalp kırılgan, nazlı ve alıngan…

     Siz bilir misiniz? Siz yani kalp taşıyan hepimiz! Bir söz kalbe nasıl keder bırakır, mağduriyetlikler nasıl ömrü dağıtır… Sefalet değildir acı olan, asıl acı sefaleti paylaşacak gönüllerin olmaması… Siz bilir misiniz, paylaştıkça çoğalır hayatlar! Güzelleşir ve hafifler! Öyleyse neden ağır gelir paylaşabilen bir kalbi taşımak nefse? Hiç düşündünüz mü?

     Düşenden daha çok diplerdedir dil uzatan! Fakirden daha muhtaçtır vermekten yoksun olan! Gidenden daha güçlüdür kalan! Terk eden her daim acizdir, savaşan yenik de olsa zaferdedir oysa! Bu metnin harfleri ağlıyor… Satır araları vefa kokuyor! Bu metinden okuyanların kalbine yağmur yağıyor! Arınmak ve ayılmak için…

     Mademki dil, “ÖN YARGI” duvarından kalbe hançer gibi saplanıyor; haksızlıklar sırt sırta vermiş öylece ömür parçalıyor. Ve Rahman kesin bir yazgı ile haksızlık ile hak arasında sınır çizgisi çekiyor! Ve mademki aniden, adı acı anlamına gelen “YIKMAK” insanı tüketen renkler bırakıyor hayatlarımıza; öyleyse her yıkım gözyaşı demektir! Ve her gözyaşı çokça vebal demektir!

     Öyleyse tekrar işit! Duymayı bilen kalplerin gururu ile ne diyordu MEVLA? “kim zerre ağırlığınca kötülük yapmışsa onu görür”! Eyvah! Tutun tövbeye, el aç ümitle! Ve dokun bir hayale, vesile ol her hangi bir sevince! Onar ve yap! Ve dön Mevla’ya… Arınmak ve uyanmak ne güzel de! “Bu günün yağmurunu yarına ertelemek olası değil” diyor Gorki! İşte bu doğru! Belki zaman yoktur tövbeye ve yapmaya… Seviyorum diyebilmeye! Bir kalbin kederine dokunabilmeye! Madem bu günün yağmurunu yarına ertelemek olası değil öyleyse; Ertelemeyelim! “iyilikte ve hayırda acele edin” demiyor mu RAHİM olan! Kulak verelim…

     Yâd et ey yaratılanların en şereflisi olan insan! O zaman ki hani İbrahim Kâbe’ye ilk taşı koymuştu ve hicr kentinden Semud ile Eykeliler LUT’U yalanlayıp kovmuştu! Hatırla! Hiçbir doğru ve güzele kavuşmak bir an da olmamıştı ve cennete ulaşmak da ucuz değil… Öyleyse sende kalk ayağa ve koy herhangi bir güzel ve doğru hayal için ilk taşı koyan olmaya! Yıkmak kolay, zor olan yapıcı olmak UNUTMA!

     Dip not: “…” olan kısım ZİLZAL suresi! Medeni suredir ve diriliş günün işaret ederek nihai ölçü ve yargılanmaya dair bilgi verir!




Bookmark and Share
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol