//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Eda Bildek5


Eda BİLDEK

[30 Nisan 2011 Cumartesi]
1 MAYIS ÜZERİNE MAZİDEN BUGÜNE SIZINTILAR
Yaz başlangıcıdır
Ellerinde nasır
Sırtımda aş kaygısı
Hala kurumadı alnımda
Emeğimin kanı!

     Bilirsiniz yaşam ve ölüm arsındadır her birimizin öyküsü! Eğer seçilmişsek ve Mevla var olmayı bahşetmişse bizlere kaçınılmazdır EKMEK kavgası! Doğum gerçekleşmiştir epeydir ve siz yaşama atılmışsınızdır bir miktar ekmek için! Her birimiz ayrı bulvarlarda da olsa uzanmışızdır ekmek yarışına! Yollar sarptır… Her şey çok ağırdır, üstelik kurşun gibi ağırdır!

     Toprakta bir papatya patlamıştır umut adına ve kırkikindi yağmurlarının kokusu vardır etrafta ve tütmektedir buram buram kurtuluş adına! Oysa yorgundur yürekler, dalgındır gözler… Ellerde nasır, sırtlarda hayat ve evlerde aş yükü… İşte bu yükten doğdu sancı ve böyle yükseldi sesler! Feryat edilmeyince duyulmuyor ya, hoş, feryat edilince de bir tek duymayı bilenler duyuyor ya bundan koptu kıyamet…

     Varlığımızdaki sancı bir tek bizim gibileri sarsınca katmer katmer birikiyor ekmek, emek hakkı… 1856 da ilk kez bu hak uğruna ayaklandı emekçiler! Avustralya’nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesinden Parlamento Evine kadar bir yürüyüş düzenlediler.

     1 Mayıs 1886 da İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Şikagoda yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Luizvilde (Kentali) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Luizvilde’ki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park’a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, ”Böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu.” şeklinde yorumlanmıştı. Bu gösteriler 1 Mayısı izleyen günlerde tüm harareti ile devam etti ve 4 Mayıs’ta kanlı Hay Market Olayına yol açtı. Uygulanan yasal baskılarla bu gösterinin tekrarlanması engellendi. 1889`da toplanan İkinci Enternasyonalde Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma günü " olarak kutlanmasına karar verildi. Böylece ikinci gösterile ancak 1890 yılında yapılabildi.

     Dünyanın neresinde olursanız olun, inancınız, diliniz ve renginiz ne olursa olsun; mağduriyetlikler ve talepler aynı ise her yerde tek yumruk olacaktır ve aynı sesler yükselecektir… İşçi ve işveren arasındaki gönüllü olarak yapılan antlaşma sonucunda başlayan iş ilişkisi ile her iki tarafın uyması gereken kurallara ve kazançlara dönüşür! İki taraftan biri bunu çiğnendiği takdirde kişiler haklarını alabilmek için bu tür eylemlere gereksinim duymaya başlar!

     Türkiye’de ilk kez 1923’te resmi olarak kutlanmış olan bu gün o süreçten bu güne kadar pek çok aşama geçirmiş. 22 Nisan 2009’da TBMM’de kabul edilen bir yasa ile 1 Mayıs resmi tatil günü ilan edilmiştir! Ve o yıllardan bu yana taksim birçok acı olaylara seyirci kalmıştır…

     Peki, tüm bu olaylara sebebiyet veren ve bu günün doğmasına neden olan işçi hakkı neden göz ardı edilmektedir? Acı olaylar yaşanılmadan da bu hakların yerine getirilmesi mümkün değil miydi? Niçin bundan yüzyıllar evvel İslam köleliği kaldırmışken ve fırsat eşitliğini emretmişken, günümüz insanı bu çağda bunu göz ardı etmektedir? Oysaki çalışma hayatının içerisinde fırsat eşitliği ve hürriyet prensiplerinin yürütüldüğü ülkelerde bu tür eylemler meydana gelmeyeceği gibi, sosyal yaşamda da hak ve hürriyet doğrultusunda devlet insanlardan daha fazla faydalanacaktır! Bunun sağlanabilmesi için devlet, ülke içerisinde sağlıklı iş sahasının oluşumunun yollarını bulmalıdır!

     Peygamber Efendimiz: “Emanet zayi edilince kıyameti bekle!” buyurmuştur. Sahabe: ”Emanetin zayi edilmesi nasıl olur?” diye sorunca, İki Cihanın Sultanı şöyle yanıtlamıştır: ”İş ehline değil de ehli olmayana verilince kıyametin kopmasını bekle.” (Buhari). Günümüzde iş sahasının daraltılması, fırsat eşitliğinin ortadan kaldırılarak iş imkânlarının haktan uzak bir hal alması, modern kölelik ile insanların heba edilmesi sonucu sefalet doğmaktadır!

     Peki, 1 Mayıs 2011’de ne olacak? Yine aynı sesler yükselecek mi? Hiç şüphesiz aynı görüntüleri yaşayacağız! Belki de taksim kederli görüntülere imza atacak… Temennimiz bu yıl ülkede sokaklar küfürden, kavga ve dövüşten uzak bir kutlamaya tanıklık etmesin ve artık işçi hakları göz ardı edilmesin! Çünkü hakların göz ardı edildiği bir ülkede refah bir yaşamdan söz edemeyiz…

       Yaz başlangıcıdır… Kırkikindi yağmurları yağar durur günlerce… Kırk günü yağmurun serinliğinde ferahlamak için sayar mısınız ikindilerde? Hayat zordur, Haksızlık ile karşılaştıkça külfet daha da ağırlaşır yaşadıkça bilirsiniz… Suç sizin değildir elbette! “1 Mayıs üzerine hafif bir yazı yazmaya kalkışırsınız maziden bu güne”… Öyle ağır gelir ki altında kalırsınız!

NOT: ADANA ANADOLU İMAM HATİP LİSESİNİN MESLEK ÖĞRETMENLERİNDEN HALİL ÇEVRİK HOCAMA VE BABAM ŞEYHMUS BİLDEK’ E SONSUZ TEŞEKKÜRLER…




Bookmark and Share
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol