//-->
Başyaylam
NOT: Bu site www.basyaylahaber.com'a taşındı.

basyaylam | Başyayla

Eda Bildek15


Eda BİLDEK

[4 Temmuz 2011 Pazartesi]
AŞK ÇILGINLIKTIR VE AYIŞIĞI ÇILGIN OLANIN HAKKIDIR!
     Geçen gece bir fırtınada boşa kürek sallayan biri gibi hissediyorum kendimi demiştim ya, aslında kayığın başında bir hayal vardır. Bu hayal gücünü aşktan alır ve fırtınanın gücünüde denizdeki dalgaların sürekliliğini de hafife alacak bir çılgınlık nöbetindedir!

     Aşk çılgınlıktır demiştik ya! Yoksa hangi normal insan kalbini, ömrünü, düşlerini yahut ta bedenini ve en nihayetinde özgürlüğünü hiç bilmediği bir başkasına teslim edebilir ki?

     Öyle sarhoş eder ki bu duygu benliğini, özgürlüğünü, ömrünün bütün saatlerini ve düşlerinin her bir yenisini bu sarhoşluğun getirdiği baş dönmesiyle sevdiğinindir! Kendi kimliğini unutmak ve vurgunluk yaşadığının kimliğine bürünmek esaret değil de nedir?

     Hangi normal insan bundan keyif alabilir ki? Sadece gücünü aşktan alan çılgının işidir bu! Fırtınalı bir denizde küreğini bu esaret için sallar. Ufukta gördüğü bir ayışığıdır!

     İleride dik bir yokuşun ardında karanlığın içerisinde gördüğü görkemli bir ayışığıdır! Sonra aşktan aldığı çılgınlığı artıkça ay ışığı birden somutlaşır, sanki. Tanımladığı bilinmezliğin, güçlüğün içinde durup ışıldayan sevgilidir! Sevgili ay ışığıdır. Ya da çılgınlık karanlığı ay ışığı diye tanımlar. Somutlaşır dedim ya. Artık bir hayal değil gerçektir. Vardır, varılabilirdir. Belki karanlık, fırtına, dalgalar tüm engeller ay ışığını gizleyen bir perdedir. Belki de bu perdeyi aşanın hakkıdır ay ışığı? Kim bilebilir ki? …

     Kayığın başlangıçta duran, yalnızca onu düşlemekle yetinen huzuru, yerini ona varmaya giden yolda telâşlı bir sevince bırakır. Yolculuğun sonuna denk süren sürekli bir ay ışığına varma, ulaşma çabası; yaklaşma izlenimi veren bir devinim vardır.

     Kayık ay ışığına koşuyor, arada yoruluyor, daralıyor, nefesi kesiliyor; ama yetişme ona varma olasılığının verdiği coşkuyla yorgunluğunu yeniyor gibidir! Bu çılgınlığı yaşarken ve hayal ederken ay ışığını; muhakkak ayrılığı umutsuzluğu tek yaşayan evrende ben değildim. Zira aşk her yerdekinin dünyadakilere bağışladığı bir çılgınlık nöbetidir.

     Bazılarımız çılgınlık nöbetimiz bitmeden ay ışığından mahrum kalıyoruz. Benim gibi daha nice çılgınlıklarla ayrı mekânlarda ben bir ay ışığı için, onlar bilmem kim için çılgınlık nöbetine tutuluyoruz.

     O perdenin ardındaki ay ışığına varıp, tenime doğduktan sonra yansıması ve saçlarıma düşüşünün ardından bir parça ışıltısı, biter sanmıştım bu çılgınlık bitmedi… Bende kendisine bir kilitlenme, bir bağlılık yarattı; sonra perdenin öteki ucuna kaçtı! Ona vardım, fakat tattıktan sonra daha büyük bir yokluğa tabi oldum. Açıkça söyleyemiyordu, ama O, kendisine varacak olgunlukta bulmuyordu; yaşadıklarıma mı, duyumsadıklarımı mı yoksa biyolojik var oluşumu mu bilemedim... Beni amatörce görüyordu ve “amatörce duygulanımları” kendisinin sevgili adayına lâyık bulmuyorlardı. Açıkça dile getirmese de ben anlıyordum.

     Kürek çekmek; ay ışığı tutkusuyla… Artık iflâh olmazdım; bir çılgın olmuştum, zira! Upuzun bir inilti gibidir çılgının gecesi; bitmeyen bir iç çekiştir ya da. Ağlamak isteyenlerin düşüdür, mücadelesidir. Ben ağlamak için beklememiştim ama. Çılgın tüm bu engeller içerisinde ay ışığına varma coşkusu ve yokluğun kaygısıyla yaşarken; duyguları, ağlayışları, kendisinin realitesidir.

     Ay ışığı için hikâye. Hikâye hayal ürünüdür, oysa çılgının yaşadıkları ve duyumsadıklarım bir hikâyeden çok daha fazladır.

     Neden mi yazdım şimdi tüm bunları? Bilmem yazdım işte tüm çılgınlar adına. Ben gerçeğimi dillendirmek istedi. Neden mi yazdım? Çılgınlar olmadık huyların sahibidirler de ondan. Çılgınız işte yazmak istedim, yazdım… Perdenin ucuna dokunmak istedim belki de… Aman boş ver sadece bir hikâye!

     …




Bookmark and Share
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol